Bu tepkiler ölümün algılanmasına paralel olarak değişiklikler göstermekle birlikte ortak özellikleri de bulunmaktadır. Tepkilerin nasıl olacağını belirleyen bir diğer faktör de yaklaşmakta olan ölümle ilgili çocuğun ne kadar ve nasıl bilgilendirildiğidir. İlk tepkileri üç grupta toplayabiliriz:
- Şok - inanama: Özellikle küçük çocuklar ölümü kabul etmekte zorlanır ve kendilerini bunun gerçek olmadığına, gidenin bir gün geleceğine inandırırlar.
- Korku - itiraz: Küçük çocuklar yalnız kaldıklarından, bakacakları kimse olmadığından, diğer sevdiklerinin öleceğinden korkarlar.
- Tepkisizlik, donup kalma, hiçbir şey olmamış gibi davranma: Küçükler ölüm gerçeğini tam olarak kavrayamadıklarından hemen oyunlarına dönerler, ancak sık sık öleni aramayı da sürdürürler. Ergenlik döneminde ise tepkisizlik yaşanan olayın yol açtığı travmanın ağırlığını kaldıramama ile ilişkilidir.
Ölüm sonrası yaşanan diğer tepkilere ise kaygı, suçluluk, öfke, canlı anılar, uykuya dalma güçlükleri, okul başarısında düşmeler, fiziksel rahatsızlıklar, özlem, üzüntü olarak sayılabilir.
Baş ağrısı, karın ağrısı, kas gerginliği gibi fiziksel yakınmaların yanında bazı çocuklarda kaybettiği hasta kişinin hastalığına benzer yakınmalar da gözlenebilir. Ayrıca yaşından küçük davranma, kişilik değişiklikleri, gelecekle ilgili karamsar düşünceler de yas tutan çocuklarda görülebilen tepkileri kaybı olan çocukların bazıları çevredeki insanlardan uzak durmaya çabalarlar. Diğerlerinin soru ve yorumlarından kaçmak, duygularının anlaşılacağından rahatsızlık duymak, "Yakınımdakiler ölüyor o yüzden kimseye yakın olmak istemiyorum" tarzı düşünceler çevreden uzak durmanın nedenleri arasında sayılabilir.
Kayıplar çocuklar için aynı zamanda bir olgunlaşma-büyüme süreci gibi de işlev görebilmektedirler. Özellikle bir ebeveynini kaybeden çocuğun aile içinde rolü değişir ve genelde daha büyük rolü alır. Bu rolü alırken sağ ebeveyni ile dayanışma içinde olursa, daha olgun ve bağımsız bir birey olabilir. Tam tersi bu rol üstüne yıkılır, taşıyabileceğinden ağır sorumluluk verilirse çocuk kendini yetersiz hisseder, çocukluğunu yaşayamayabilir.
Şiddete dayalı ölümlerde korku- kaygı gibi duygular daha yoğun yaşanırken bir yandan da bazı çocuklar iyilik yapanla veya yardım edenle özdeşleşerek gelecekteki kötü olayları kontrol etme gereksinimlerini ortaya koymuş olurlar.